Çin Şirketlerinin Sıradışı Ticaret Hamleleri

Çin Şirketlerinin Sıradışı Ticaret Hamleleri

Dünya tarihini biliyorsanız Çin hakkında da bazı bilgileriniz vardır. Savaşlar, iç savaşlar ve işgallerle dolu geçmişine ve dünyanın geri kalanına göre çok daha kapalı bir kültüre sahip olmasına rağmen Çin, bugün ticaret dünyasında en önemli aktörlerden bir tanesi. Hatta öyle önemli ki Amerika Birleşik Devletleri ciddi ciddi Çin’in yalnızca ticaret anlamında değil, gerçek anlamda dünyayı ele geçireceğine inanıyor.

Çin gerçekten dünyayı ele geçirebilir mi? Neden olmasın? Doğru ticaret hamleleri ve doğru politikalar sonucunda bugüne gelen Çin, bir gün tüm dünyada baskın güç olabilir. Yerel ticaret politikalarının doğru olması, dünya çapında da kendine hatırı sayılır bir yer kazanmasını sağlıyor. Gelin Çin’in nasıl bir yol izlediğine bakalım ve bir gün neden gerçek bir dünya devi olabileceğini görelim.

Çin ile ilgili bilmeniz gereken önemli ticaret politikaları:

  • Üretim maliyetleri son derece düşük.
  • Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmaları büyük avantaj.
  • Kapıları yeniliklere sonuna kadar açık.
  • Veri analizi konusunda son derece başarılılar.
  • Hiyerarşik şehir yapısı şirketlere avantaj sağlıyor.
  • Yeni şirketlere yatırım yapmaktan çekinmiyorlar.
  • Alışverişle eğlenceyi başarılı bir şekilde birleştiriyorlar.
  • Sosyal medya konusunda yenilikçi atılımlar yapıyorlar.

Üretim maliyetleri son derece düşük:

Bu durum uzun yıllardır bilinen bir gerçek aslında. Çin’de üretim maliyetleri her zaman düşüktür. Yalnızca düşük işçi ücretlerinden bahsetmiyoruz; perakende, lojistik ve ödeme sistemleri konusunda da taklit ettikleri batılı ülkelere göre bir hayli ileri oldukları için üretim dışı yan maliyetleri de ucuza getirebiliyorlar.

2020 yılı dünya e-ticaret hacmi 3.5 trilyon dolarken, Çin’in bu pastada sahip olduğu pay 2.5 trilyon dolardır. Yani Çin, açık ara önde. İlk kez 2013 yılında e-ticaret hacminde Amerika Birleşik Devletleri’ni geçerek rakibine tam 3 kat fark atmıştı. ABD, Çin’in dünyayı ele geçireceğinden korkmakta haklı.

Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmaları büyük avantaj:

Mao Zedong tarafından kurulan Çin Halk Cumhuriyeti, uzun yıllar komünist bir rejimle yönetildi. Mao’nun ölümü sonrası 1980’li yıllarda Deng Xiaoping’in devlet başkanı olmasıyla birlikte ülke bir atılım yaptı ve 1988 yılında özel şirketlerin kurulmasına izin verildi. İşte her şey böyle başladı.

Uzun yıllardır sevilmeyen Çin, liberal politikalar izlemeye başlayınca dünya tarafından kabul gördü ve Dünya Ticaret Örgütü’ne 2001 yılında üye oldu. Bugün adını bildiğimiz bütün Çinli şirketler bu dönemde kuruldu. Çünkü ülkenin bu örgüte üye olması demek, uluslararası ticaret hukuku çerçevesinde özgürce ticaret yapabilmesi demekti.

Kapıları yeniliklere sonuna kadar açık:

Farklı sosyal medya platformlarında görmüşsünüzdür, Çinli geliştiriciler her konuda bazen saçma sapan denebilecek sıradışı icatlar yapıyorlar. Bu aslında Çin ticaretinin önemli bir politikası. Çünkü yeniliklerden ve başarısız olmaktan korkmuyorlar. Bin kere başarısız olsalar bile bin birinciyi denemekten çekinmiyorlar.

Bunun en büyük nedeni de Çinli şirketler arasında var olan rekabettir. Herkes aynı malı ürettiği zaman kazancı benzer olacaktır ancak bir şirket çıkıp da bambaşka bir şey ürettiği zaman milyarlarca kişinin tüketim gücü ona yönelecektir. Standart bir kapitalizm kuralı olmasına rağmen bu işi en iyi Çinli şirketler başarıyor.

Veri analizi konusunda son derece başarılılar:

Milyarlarca insanın tüketim gücünden bahsettik. Bu insanların neleri sevdiğini ya da sevmediğini anlamak kolay değildir. Bu nedenle Çinli şirketler, veri analizi konusunda dünyanın bir numarasıdır. En ufak geri dönüşü bile doğru bir şekilde analiz etmeye ve sorunu çözmeye hazırdırlar.

Veri analizlerinin doğru yapılması hem üretim hem geliştirme hem de pazarlama konusunda Çinli şirketlerin en önemli avantajı. Çünkü bir ürün yapmanız yetmez, onu doğru bir şekilde geliştirmeli ve doğru bir şekilde pazarlayarak milyarca insanın onu almasını sağlamalısınız. O verileri reklamverenlere satmak yerine analiz ederek kullanıcı odaklı düşünüyor olmaları son derece başarılı bir hamle.

Hiyerarşik şehir yapısı şirketlere avantaj sağlıyor:

Elbette resmiyette böyle bir durum yok. Sonuç olarak Çin demokratik bir cumhuriyet. Ancak halkın demografik yapısı gereğince koca ülkeyi 4 ayrı sınıf üzerinden değerlendirmek mümkün oluyor. Sanmayın bu hiyerarşik düzen insanları sömürmek için kullanılıyor. Aksine kullanıcı ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması için kullanılıyor.

Örneğin, Alibaba ve JD gibi büyük şirketler, birinci ve ikinci sınıf tüketiciye hitap ederken; Pinduoduo gibi şirketler üçüncü ve dördüncü sınıfa hitap ediyor. Bunun sonucunda koca ülke yalnızca birkaç büyük şirketin tekeline girmekten kurtuluyor ve her an dünyaya açılmaya hazır yerel oyuncuların ortaya çıkmasını sağlıyor.

Yeni şirketlere yatırım yapmaktan çekinmiyorlar:

Çinli Alibaba ve Tencent şirketleri bugün dünyanın en değerli 7 şirketi arasında yer alıyorlar. Bu şirketlerin elbette uzman oldukları bazı ticaret alanları var ve en büyük yatırımları buralara yaparak en büyük karı buradan sağlıyorlar. Ancak hiçbiri, parlama şansı olan yeni şirketleri yani start-upları görmezden gelmiyor.

Bugün Çin’de ortaya çıkan ve gelecek vadeden start-upların yarısından fazlasının arkasında Alibaba ve Tencent şirketlerinin desteği var. Bu şirketlere yatırım yapmakla kalmıyorlar, aynı zamanda kendi ağları üzerinden tanınmalarını da sağlıyorlar. 400 milyar dolarlık yatırıma sahip olan Tencent; 70’den fazla halka açık şirkette ve 160’dan fazla unicorn şirkette yatırım sahibi olmasının yanı sıra 400’den fazla şirketin yönetim kurulunda söz sahibi.

Alışverişle eğlenceyi başarılı bir şekilde birleştiriyorlar:

Herkes bazı internet sitelerinde garip garip Çin reklamları ile karşılaşmıştır. Sanki bir eğlence programı tanıtırcasına reklam yaparlar. Bunun nedeni, Çinli e-ticaret şirketlerinin alışveriş ile eğlenceyi ayrılmaz bir bütün olarak sunmalarıdır. Bu da yenilikçi ticaret hamlelerinin bir başarısı olarak görülüyor.

Çinli tüketicilerin çoğu için internet mobil dünya anlamına geliyor. Bu nedenle mobil cihazlar üzerinden kullanıcıyı etkilemek bir numaralı öncelik. Telefonundan eğlenceli bir şeyler yapmak isteyen bir kullanıcıyı yalnızca indirim yaparak çekemeyeceğiniz için reklamcılık dünyasında da yeni bir adım atmalı ve bu tüketim gücünü kendinize yönlendirmelisiniz.

Sosyal medya konusunda yenilikçi atılımlar yapıyorlar:

Mobil uygulama dünyasında farklı hizmetler veren, farklı ölçekli şirketler vardır. Ancak Çin bu konuda da farklı bir yapı ortaya koyarak bizi SuperApp sistemi ile karşılaştırıyor. Bunun anlamı, tek nokta üzerinden birden fazla hizmet veren uygulama demektir. Böylece güçlü SuperApp’ler sayesinde e-ticaret ve eğlence sektörü aynı hamlelerle yönetilebiliyor.

Çin’de pek çok popüler mobil uygulama yasak olduğu için WeChat gibi kendi alternatiflerini geliştiriyorlar. Bu yerel girişimlerden bazıları, TikTok gibi tüm dünyaya yayıldığı zaman ise ellerinde inanılmaz güçlü bir tanıtım ve propaganda alanı oluyor. Tüm yaratıcı çalışmalar bir yasak sonucu çıkar.

Bildiğimiz hiçbir kültüre benzemeyen Çin’in en az kültürü kadar benzersiz ticaret hamlelerinden bahsettik ve bir gün gerçekten nasıl dünyayı ele geçirme şansı olduğunu anlattık. Sevelim ya da sevmeyelim, Çin’in 21. yüzyıla en iyi ayak uyduran ülkelerden biri olduğunu kabul etmek zorundayız.

Sosyal Medya'da Paylaş

Yorum gönder